29 Mayıs 2012 Salı

Senden Sonra

Senden sonra, ben hiç olmamışım aslında.

Parça parça kaçmak istediğim herşeyin resmi gözümün önüne geliyor.

Bir keresinde Nardis'e girip şöyle bir masalara bakınıyorum.

Biliyormusun ben hep sol yanımdaki sandalyeyi senin için boş bırakıyorum. Sen seviyorsun diye hiç sevmediğim halde şarap bile içmeyi öğreniyorum, ki sen içerken sana eşlik edebileyim.

Başka bir seferinde ise kendimi boş boş Galata'da, tünelde gezinirken buluyorum. Belki gezdiğin yerlerde yeniden bulunursun umuduyla boş boş sağa sola bakıyorum.

Aklıma bir anda Nupera'yı bilmediğim için beni tatlı sert azarlayışın geliyor. İtiraf etmek gerekirse o gün aslında biraz keyfim kaçmıştı. Yüzümde acı bir gülümseme ile yoluma devam ediyorum.

Görsem seni tanırmıyım diye merak ediyorum, çocuk suretin ne de olsa hep aklımda. Mimiklerin, nelere tepki verdiğini bir an olsun bile unutmuyorum. Karnıma ağrılar giriyor.

Gitmekmi zor kalmakmı zor ikilemini yaşıyorum. Bu sefer soruya net bir cevap bulabiliyorum.

Başkası tarafından kırılmış bir kum saatiydi benim hayatım. Bulduğum çatlaklardan parçalarım sağa sola savrulur durur her zaman. Kah bir gün bir rüzgar esti, aldı parçalarımı götürdü benden uzak köşelere. Kah bir yağmur yağdı, sular seller olup götürdüler beni. Ne zaman biteceğimi bende bilmiyorum. O kadar önemide yok, zaten sensiz her gün benim için yok sayılan, sadece takvim yaprağından kopardığım saman kokulu sayfadan ibaret.

Molam bitti, yine gerçek yerim olan yalnızlık arkasına gidiyorum. Her zaman yaptığım gibi, yine senin adına, belkide hiçbir zaman okumayacağın hikayeler yazıyorum.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder