25 Ağustos 2012 Cumartesi

Apansız Uyanış Gibi...

Sadece ikimizin olabileceği saatlerde, saatler saliselerle, yıllar günlerle ölçülse. Asırlar boyu sadece ikimiz olsak, kokun sinse üstüme hiç çıkmasa.

Şimdi o çok uzaklarda benden. Yüzünü görmeyeli yıllar oldu dile kolay.

Sadece çok seviyorum işte, yoksa katlanılır gibi değil bu hasretlik ama katlanıyor insan bir şekilde. Hep gelecek güzel günlerin hayalini kurarak, uyurken sevgilinin yüzünü hayal ederek belki rüyamda görürüm diye...

Sensiz aslında dalgaları izleyebiliyorum, martıların kafamın üstünde çığlıklarını duyabiliyorum. En önemlisi seni sensizde hala çok sevebiliyorum. Saplantımı değilmi diye kafa yormuyorum, biliyorum derinlerde neler düşünüp, neler hayal edebildiğimi.

Hatırlıyorum boş konuşmalarımızı, birbirimize söyleyemediğimiz yalanların ağırlığını. Umarsızca aklıma geliyor çizdiğin capon suratlarını, çizdiğin kırmızı dudaklı olanları hani...

Belki o zamanlar birbirimizi göremiyorduk ama senden sonra yanımda olupta hissedemediğim duyguları, seni tutamadan hissedebiliyordum. Kuzenim bile seni teselli etmek için elini tutabiliyorken benim sana 3 adımdan fazla yanaşamamam ne kadar acı veriyordu.

Yapamıyorum başka bir kalple, ben beni seven küçük, narin, alıngan, havalı o kalbi istiyorum. Bu satırlar parmaklarımdan dökülüyor ama senin okumadığınıda biliyorum. Benim lanetimde böyle büyük ve ezici oluyor işte. Karıncalar ve filler gibi.


Her yerde seni görmek, bakışlarımdaki donukluk, zamansız dalıp gitmelerim, senin varlığın fikrinin zihnimi öyle meşgul etmesi ki hayalini bile kuramam, beni kuşatan yalnızlık, arkada çalan müzik, olmayan ama hiç aklımdan çıkmayan ve her daim beni çağıran uçurum sesin, kuş olup uçma fikri, hayalim, hayallerim, hayat ve onun imkansızlığı, çıldırmak, boğazımdaki düğüm, içimdeki burukluk, gönlümdeki kırıklık, mahcubiyet ve hicab, imkansızlıklara götüren sözler, hayaller, hayallerim, bekleyişim ve gelmeyişin, hiçbir şey demeyen bir yaşamın umursamadan akışı, haberim, habersizliğim, bîhaberliğin, sınırsız yaylalarda gezinmeye alışkın aklımın sabitliği tek noktada, ellerin, gözlerin, yaralarım yaralandığım, gözümün feri, gözümün nuru, senin yokluğun, mahpusluk, yaftasızlık, ışıksızlık ne kadar zor! Artık ağlamıyorum.

Şimdilerde hep seni unutmayı düşlüyorum uykusuzluklarımda. Bu bile fikrini atmıyor aklımdan. Oysa senin varlığın değil miydi benim yüreğimi ferahlatan, gözlerimi güldüren, neden bu kadar mutlu olduğumu soranlara karşılıksızlığıma sebep. Neden şarkılar hep seni anlatıyor? Neden her şey bu kadar gözlerimi yakıyor? Neden her şey bu kadar anlamsız, neden herkes bu kadar manasız bakıyor bana şimdi?

Yazdıklarım hep seninle başlıyor, yazdıklarım hep seninle bitiyor. Kalemimde biten mürekkebin bıraktığı son iz sensin. Merak etme, ilk iz de sensin. ne çocukluk rüyalarım, ne gençlik hayallerim, ne yaptığım planlar var aklımın labirentlerinde. sen kocaman bir labirent olmuşsun, hiç bilmediğim koridorlarda aç, susuz dolanıyorum devamlı. Elimi nereye uzatsam sana dokunuyorum, nereye baksam gördüğüm sensin. Her akşam batan sen, her akşam batmayan sen, her sabah doğan sen, her sabah doğmayan sen. sensizlik kuşatıyor bu zalim şehri ve artık şehirsiz kaldım. İnsanın gönül sarayı yıkıldığında, sokaklarda dolaşacağı bir şehri kalmıyor. İnsanın mihrabı olmayınca, nereye döneceğini şaşırıyor.

Nedense içimde delice bir his… Bu masalı beraber bitireceğiz. Hislerle devam etmiyor hiçbir zaman yaşam. hissetmek ne kadar hayatî olsa da yaşayışımızda, artık onlara güvenecek gücüm kalmadı. yoksa sadece bir masal mıydın, çocukluğumla dalga geçen?

Kalemim bitti kimbilir kaç kelime önce, hala yazmıyorum bunları kağıda. Yokluğuna da ancak bu yakışırdı! Yokluğu böyle sihirli birinin varlığı hep beklediğim. Oysa önümde hiçbir şey yok ve arkamda hiçbir şey yok.

Geçen gün kaç kar tanesi düştü şehre? Güneş kaç tanesini eritti? Ya ben sana kaç mektup yazdım hiç gönderilmemiş? Kaç kelimenin kanı bulaştı elime? Kaç tanesini öldürdüm senin surlarını geçmek için? Kaç tanesini, kaleni fethetmek için öldürdüm? Sahi, kaç kere öldüm? Her kelimenin önünden, elimde sancağımla koşan ben değil miydim?

16 Ağustos 2012 Perşembe

Ben + Ben = 2Ben

 Ulan hep başka resimler koymaktan kendi resimlerini koymuyorum. Ayna grubunun gözlüklü solisti gibi gizemimi korumak baş düşüncemizdir diyerek birkaç resim paylaştım.

Düşüncelere daldığıma bakmayın, ne kadar sittiri boktan biryer burası diye düşünüyordum :)
Bu eserimizde ise bokstan önce ısınma hareketleri yaparken sıçış pozisyonudur. Bu anıyı buraya yazdıktan sonra hafızamdan da sildim. İlgili mercilere duyurulur.

Tırtıl Pastası

Nette gezerken müthiş bir pasta şekli buldum. Benimde yapmam lazım bu tasarımı. Yalnız yanlarına koydukları nedense bana renkli tatlı prezervatifleri hatırlattı :) Tövbe tövbe.

Paris Özeti

İlk defa bu sene gidip aşık olduğum Paris'in kısa özetidir.

Coca Cola Kırtasiye Seti

Bir setim eksikti o da eklendi koleksiyona. ehu

NTV Hava Uygulaması



Geçenlerde telefonuma NTV'nin hava durumunu gösteren uygulamasını indirdim. Öncelikle peşin edit diyerek uygulamanın dehşet doğru sonuçlar verdiğini söylemek istiyorum.

Saatlik hava durumuna bakmadan afedersiniz sıçmaya gitmiyorum artık :)

Neyse efem, yazılımı inceliyordum o ara birşey dikkatimi çekti. Yaşam sekmesinin altında "Amele Yanığı" olma riski diye bir bilgi var :))

Olm nereden aklınıza geldi la, uygulamaya bakarak amele yanığı olma ihtimali yüksekse atletle çıkmayalım o zaman :)

Süfersiniz genşler.

Ben Demiştim Demeyi Hiç Sevmiyorum :)

 Şimdi peşinen buraya kapağı bırakıyorum demedi demeyin. :))

Olm ben demedim mi bu adam öküz ayarında kahve içiyor dediğimde inanmamıştınız bana. Buyrun buradan yakın.


Minik Serserilikler


Geçen gün kızıma birşeyler almak için çarşı pazar gezmesi yapayım dedim. Standların arasında gezerken bu penyeye rastladım.

Bu nasıl bir serseriliktir Allahım. Bro diye diye yaptığımız erkek erkeğe muhabbetlerimiz aklıma geldi. Almadım tabiki, benim kızıma pembe hariç giydirmiyorum :) Abarttım tabi, lacivert ve yeşilde favorimiz.















.

Göksel - Bende Bi' Aşk Var

Göksel'in son albümünü daha yeni alma fırsatı buldum. İnanılmaz güzel bir ses ve inanılmaz güzel görsellerle dolu bir albüm olmuş.

Uzaktan şarkısını daha önce dinlemiştim bu yüzden albümün favori parçası bence bu şarkıdır. Nasıl sözler bunlar, nutkum tutuldu, soluksuz dinledim.

Tırıvırı yapma lyric ver diyenler böyle buyursun;






Neden kaçtın neden
Mesut olurduk belki
Korkuttum mu seni
Benden ne zarar gelirki
Seni seyretmem gezmem lazımdı
Bu yolun sonunu bulmam lazımdı
Seni tanımam bilmem lazımdı
Bu hikayeye bir son lazımdı
Öyle uzaktan uzaktan hiç konuşmadan
Nasılda bağladın beni
Hani bir geldin bir kayboldun
Esrarlı mağrurdun aklıma sardım seni
Öyle uzaktan uzaktan hiç konuşmadan
Nasılda bağladın beni
Hani bir geldin bir kayboldun

Esrarlı mağrurdun aklıma sardım seni
Nedir sırrın ne senin
Çekip bıraktım sen kimsin
Toz ol derdim bitsin
Aklım aşkını yensin
Seni seyretmem gezmem lazımdı
Bu yolun sonunu bulmam lazımdı
Seni tanımam bilmem lazımdı
Dudaklarıma bir veda lazımdı
Öyle uzaktan uzaktan hiç konuşmadan
Nasılda bağladın beni
Hani bir geldin bir kayboldun
Esrarlı mağrurdun aklıma sardım seni
Böyle uzaktan uzaktan hiç konuşmadan
Nasılda bağladın beni
Hani bir geldin bir kayboldun
Esrarlı mağrurdun aklıma sardım seni
Aklıma sardım seni Aklıma sardım seni