19 Ağustos 2011 Cuma

İç Burkan Garibanlık Öyküsü

askerden dönmüşüm iş ve ev arıyorum, birlikte yeni eve çıkacağım arkadaşım da son dört aydır kirasının ödeyememiş parasızlıktan ve mevcut şartlar altında ödeyemeyeceği de belli zaten. tek şansı kirayı ödemeden evden kaçabilmek. küçük bir sorunumuz var, arkadaşın evi 4. katta ve 1. katta da ev sahibinin akrabaları oturuyor yani arkadaşın mobilyalarını 1. kattakilere çaktırmadan evden taşımak zorundayız. küçük bir hesap yapıyoruz, komşular taşındığımızı fark edip ev sahibini arasalar bile adamın eve gelmesi en az yarım saat sürer diyerek yarım saatlik bir vakit biçiyoruz kendimize. eşyaları paketleyip, sarıp sarmalayıp daha kolay taşınabilir bir hale getirdikten sonra bir kamyonet çağırıyoruz. baştan konuşup anlaşıyoruz arkadaşımla, "en önemlisi hızlı ve sessiz olmamız" diye. tam başlıyoruz, bizim yiğido koca bir yatak kapıyor, aşağıya indirecek tek başına. "yardım edeyim" diyorum, "ben taşırım" diyor ve daha merdivene adım atar atmaz kucağındaki kocaman yatakla başlıyor merdivenden aşağıya yuvarlanmaya. apartman yıkılıyor gürültüden ama bizim yiğit ne sıkı sıkı sarıldığı yatağı bırakıyor ne bir "off" diyor, taklalar atarak gözümün önünde, kucağındaki koca yükle düşüyor merdivenlerden. kafası gözü çarpıyor taşlara, neredeyse boynu kırılacak ama bir gık sesi bile çıkmıyor adamdan. motivasyonu düşünebiliyor musunuz adamdaki? götünü tutarak kalkıyor, acıdan gözleri dolmuş, surat kıpkırmızı, ben gülmekten nefes alamıyorum zaten, o duraksamadan devam ediyor işine. biz güç bela alabildiğimizi alıp kaçıyoruz o evden. arkadaşım ancak evden uzaklaştıktan sonra söylüyor "lan, çok acıdı" diye. ben eminim ki o ev sahibi görseydi o düşüşü acıyıp dört kira da cebinden verirdi bize.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder